BİLİYOR MUSUN? Alev KOÇAK

BİLİYOR MUSUN?

Herkesin her konuda bir fikri var; bilse de, bilmese de. Sohbet ortamlarında çok bilmiş konuşma modası giderek artıyor. Bir şey sorulduğunda, ‘Bilmiyorum’ cevabını almaya hasret kaldık. Bilmemek ayıp sanki.

Oysa ki, bir konuda bildiğinizi zannettiğiniz bir çok şeyin, doğruluğu sorgulanabilir. Kişiye, zamana, koşullara göre değişebilir. Her bilgi, belirli koşullar altında geçerlidir ve koşullar değiştikçe, her şey değişir. Üstelik bilginin kaynağı da çok önemli. Artık bir kitapta yazması, bir doktorun söylemesi, alanında uzman birinin beyanı, o bilginin doğru olduğu anlamına gelmiyor. Herkes, her konuda, istediği beyanda bulunabiliyor. Bilse de, bilmese de…

Yanlış bilgi sonucu, insanlar etkilenip, yanlış eylemlerde bulunabiliyor. Bunu önlemek için, gerçekten bilmediği konularda konuşan ve karşısındakini ikna eden insanların, bilmemeyi öğrenmesi gerekir.

Bilmemenin mükemmel bir büyüsü vardır. Bilinmezliğin olduğu yerde, her şey mümkündür. Bütün ihtimallerin var olduğu tek zaman, bilmeme halidir. Bildiğimiz her şeye, düşüncemizle şekil veririz. Gözlemlerimiz, bilgimiz yönünde olacağından, olan hakkındaki yorumlarımız da, önyargıyla olur. Bilmediğimizde, izin veririz. Herkesin ve her şeyin, olması gerektiği gibi kendini gerçekleştirmesine alan açarız. Bir kişi hakkında çok şey bildiğimizde, onun nasıl davranacağını şekillendiririz. Çünkü, insanda, karşısındakine yaptırma gücü vardır. Bu da, farkında olmadan bir karmaya sebep olur. Bir kişi hakkında, yargı olmadığında, kişi kendisi gibi davranır. Yargı olduğunda, sizin öngördüğünüz gibi davranacaktır.

Bir yere gitmeden önce, ne yapacağını gün gün, saat saat planlarsan, oranın en güzel yerlerini öğrenir ve oralara gidersen, beklediğin bir tatil yaparsın. Peki hiçbir plan olmadan gidersen ne olur? Beklediğinin ötesinde güzellikleri keşfedebilirsin. Şehrin sokaklarında yürürken, beğendiğin bir yerde yemek yer, değişik sokaklarda, farklı anılar biriktirebilirsin. Birilerinin zevklerine göre bir tatil yapmak yerine, kendi beğenilerine göre yerler seçebilirsin. Çok araştırarak gittiğin zaman, sadece o bilgiyi veren kişiye göre en güzelini yapabilirsin. Sana göre en güzelini, ancak bilmeyerek deneyimleyebilirsin.

Kimi insanlar, birileri ile karşılaştıklarında bile ne söyleyeceklerini önceden planlarlar. Ama bu planlar pek de tutmaz, çünkü o kişi size beklediğinizden farklı davranıp, başka bir şey söyleyebilir. Bu durumda, planlanan cümleler kurulamaz, doğru iletişim sağlanamaz. Önceden hesap yapmadığınız buluşmalarda, o anda, o kişinin size tepkisine göre içinizden geleni söylersiniz. En samimi, en gerçek ilişkiler bu şekilde kurulur.

Bilmemek, bilmekten iyidir. Biz çok bilmeyelim, bilmemekten de utanmayalım. Zaten Google her şeyi biliyor. Orada bile bir konu hakkında bir sürü alternatif, birbirine benzemeyen bilgi varken, biz biliyoruz zannedip, insanları etkilemeyelim. Sadece uzman olduğumuz konularda, fikrimiz sorulduğunda bilgi verip, geri kalan zamanlarda, gerçeğe izin verelim.

Bilinmezlik, içinde sonuz ihtimal barındırır. Sonsuzluğu deneyimleyebilmenin tek yolu, bilmemektir.

Alev Koçak