Bahis şirketi ve online casino Mostbet, spor bahisleri pazarında uzun yıllardan beri faaliyet göstermektedir ve Türkiye'de ve dünyada kusursuz bir üne sahiptir. Şirketin ana avantajları rakipsiz bir etkinlik yelpazesi, yüksek oranlar, çeşitli bonuslar ve promosyonlar, ücretsiz bahisler ve bedava dönüşlerdir. Basit ve kullanıcı dostu arayüzün yanı sıra mobil uygulama sayesinde her kullanıcı hızlı bir şekilde kayıt olabilir, para yatırabilir ve oynamaya başlayabilir.

Ah Kalbim, Zelal Aytin GÜNGÖR

38. Hafta 5. Gün, 14 Haziran sabahı hayatın bana sunduğu en güzel hediyeme kavuşmak için hastaneye giderken başımıza geleceklerden habersizdim. Heyecandan kalbim duracaktı. Ali benden de heyecanlıydı hatta bir ara doğuma girmekten vazgeçer mi diye bile düşündüm ama sözünü tuttu ve odaya çıkana kadar elimi bir an olsun bile bırakmadı. Canım Aydan hocam bütün süreçte benimle konuşarak, sakinleştirdi beni. Nerden bilebilirdim ki Lalinin hayatını kurtararak yaşayacağım bütün zorluklarda bir an olsun bile beni tek bırakmayacağını. Nasıl zaman geçti farkına bile varmadan dünyanın en güzel ağlama sesini duydum. İşte o an hamileliğim boyunca hissedemediğim o annelik duygusu aniden yüklendi. Bizim olamayacak kadar güzel bir bebek. Ağzı, yüzü, burnu kalemle çizilmiş gibiydi.

Ben sarılık olmasın diye uğraşırken çocuk doktorumuz Alev Oğuz Kutlu ve Aydan Biri tarafından çocuk kardiyolojisinde bulduk kendimizi. Hamileliğimin 37. haftasından itibaren Aydan hocanın kuşkuları vardı ama stres olmama hiç izin vermedi. Hayatım boyunca unutamayacağım şeyler biriktireceğimden habersiz herkesin alanında en iyisi olduğu konusunda hem fikir olduğu doktora gittik. Doktor kendinden çok emin bir şekilde teşhisim çok net ve yanılma payım yok, acil ameliyat olması gerekiyor dedi. İnanmadım, nasıl inanabilirdim ki? Bütün algılarım kapandı sadece yanlış teşhis olması için dua ettim ve bütün tanıdığım – tanımadığım ülkede ki bütün doktorları arattım,
raporlarını Amerika da ki 5 farklı doktora gönderdim. Hepsi ağız birliği yapmış gibiydi; teşhis doğru, acil ameliyat olması gerekiyor. Sevindirici bir de haberleri varmış: erken teşhismiş. Ne kadar sevinebilirdim ki. Ölmek istedim, nefessiz kalmak istedim. Hiç kimseyle konuşmak istemedim, konuşmadım da hatta doktorlarla bile konuşmadım.
Tam 14 günlüktü Lalin; içinde kaybolduğu ameliyat önlüğünü giydiğinde. Ellerimle teslim ettim anestezi doktoru ve cerrah Murat Özkan’a ve arkasından sadece ‘bizi bırakma, bütün ailen aşağıda seni bekliyoruz’ diyebildim. Ve kendime o kadar şaşırdım ki; böyle bir acı karşısında nasıl delirmedim diye? Hayatımda ki en güçlü iki adam;
babamın ve Ali’nin çaresizliklerini gördükçe daha da yıkıldım. Hiçbirinizi görmek istemiyorum dediğim halde beni benden iyi tanıyanlar, ne tarafa baksam ailem, kardeşlerim vardı. Ağzımdan çıkacak tek bir kelimeye bakıyorlardı, benimle kahroldular, benimle ağladılar. Biz Aliyle bu kalabalığın içinde yalnız kalmayı öğrendik. Birbirimize tutunduk. Kimsenin olmadığı gizli köşeler bulduk, saklandık, sustuk elimizden hiçbir şey gelmedi biz de oturduk ağladık; saatlerce, günlerce. Zordu, çok zordu, anlatılamayacak kadar zordu.
Hissettiğim tek duygu çaresizlikti. Hayata karşı hep b planları olan ben bu sefer savunmasızdım. Sahip olduğum her şeyin anlamsız olduğunu Lalin doğunca anladım. Duaların gücü olduğuna Lalini ameliyathane kapısında beklerken anladım.


Hafızamı kaybetsem unutamayacağım şeyler yaşadım; ameliyattan çıkıp yoğun bakıma alınışı, yoğun bakımda ilk görüşüm, normal oda süreci, makinalar, kablolar.. Kabus olsun ve uyandığımda her şey normale dönsün çok istedim. Ama bir noktada da kabullendik Aliyle. Bu bizim hayatta ki sınavımız dedik ve en büyük sınavda Lalinindi.
Başarılı olmak zorundaydık. Hep çok konuştum: Güçlü bir anneden doğdun, güçlü bir babayı seçtin başarmak zorundasın dedim. Ameliyattan çıkınca doktorun dediği ilk cümle: ameliyat başarılı geçti ama bebekte çok cesurdu dedi. En zor 4 ameliyattan biriyle savaştı minik savaşçım. Dilerim ki en büyük ve tek sınavı bu olsun Lalinimin ve hiçbir çocuk hiçbir bebek hasta olmasın.


Bizi bırakmadı, biz de hiç bırakmadık Lalini gece-gündüz bir an olsun hastane kapısından ayrılmadık. Annem de bizi bırakmadı. Ben daha bir bebeğe bile nasıl bakılır bilmezken, bütün gücümü yitirmişken annem benim yapamadığım anneliği yaptı Laline. Bu süreçte beni yalnız bırakmayan, dualarını esirgemeyen, benimle birlikte ağlayan herkese minnettarım.
Ve benim en değerlilerim, gözlerini benden kaçıran, arkasını dönüp ağlayanlar, siz kendinizi çok iyi biliyorsunuz; Siz olmasanız yapamazdım. En büyük ‘iyi ki’ lerimdensiniz.
Ali de bende çok güçlü olduğumuzu düşünürdük ama yanılmışız bizden daha güçlü bir kızımız var. Şimdiden minik mucizemizle gurur duymaya başladık bile.

 

   Zelal Aytin GÜNGÖR

Yoruma kapalı.

Bu web sitesi, deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız. Kabul Et Bilgi Al

Gizlilik ve Çerez Politikası
Dil Değiştir