Senin olan senindir…
Sahip olduğumuz bazı
şeyleri korumak için sürekli
bir çaba göstermeli miyiz?
Bu çırpınış sevgiden midir,
yoksa korkudan mı?
Bir şeylere sahip olmak, gerekli emeği
göstermeyi gerektirir elbette. Bedelini
tam olarak ödemeden, hiçbir şeye kalıcı
olarak sahip olamayız. Ama bu bedel
tam olarak ödenmelidir. Ne eksik, ne de
fazla… Değerinden az emek verdiğimiz,
az bedel ödediğimiz hiçbir şey kalıcı
olarak bizim olmaz. Her şey layık olanda
kalır. Haketmediğimiz her güzel şey,
zamanla kaybedilecektir. Çok istediğin
bir şeye sahip olmanın tam olarak
bedelini ödediysen, ona hakettiği değeri
verdiysen, sakın kaygılanma, o senindir.
Sende kalması için sakın ha sakın,
çırpınırcasına, daha fazla, daha da fazla
özveride bulunma. Çünkü senin olmayan,
sen ne yaparsan yap, elinden kayacaktır.
Sahip olduğun hiçbir şeyin kölesi olma.
İster para, ister mevki, ister sevgili, ister
aile, hiçbir şey, senin kendini unutup ona
hizmet etmene değmez. Bazı kişiler aşk
ilişkilerinde, bu manüplasyonu sürekli
yaşarlar. Sevgililerini kaybetmemek
uğruna, bambaşka birine dönüşür,
hiç yapmayacakları şeyleri yaparlar.
Sevdiği kendini beğenmedikçe, daha
fazlasını, daha da fazlasını yaparlar.
Ve sonunda yine de terkedilirler.
Kimileri, para kazanma hırsı ile, o parayı
kazanacaklarını umdukları kaynaklara
köle olur, hayatlarını dahi feda
edercesine kendilerinden vazgeçerler.
Yine de kalıcı bir paraya ulaşamaz, hep
bununla sınanırlar.
Senin olan senindir. Rahat ol. Sen ona sahip olmak için gerekenleri
yaptıysan, ona sahip olmaya layıksın demektir. Onu elinde tutmak için
çırpınırcasına hareketlerde bulunma. Bazı şeyler sen ne yaparsan yap,
sana ait değildir, bazıları ise sana layık değildir. Çabayı bırak. Gerçekten
seni seven herkes, gerçekten hakettiğin bütün para, hakettiğin bütün
güzel şeyler, zaten senin her halini kabul ederek, senindir.
Çaba sadece korkudandır. Kaybetme korkusu, bir sürü gereksiz harekete
sebep olur. Huzur içinde olan bir kişiyi, çalışırken, emek verirken
görürsünüz ama asla aşırı bir çabada göremezsiniz. Çünkü huzur içinde
olan kişi, neye layık olduğunu biliyordur ve layık olduğu her şeyin
kendisinde kalıcı olarak kalacağına emindir.
Rahattır, her koşulda mutludur. O sebeple de kimse yanından ayrılmak
istemez, kimse kolay kolay onu terkedemez. İstediği kadar para, iş,
arkadaş, sevgi, hep çevresindedir. Çünkü o bilinmez bir büyü ile bunları
çekiyordur. Bu büyü, onun frekansıdır. Kaybetme korkusunu aşan kişi, asla
kaybetmez. Gideni de kaybetmez, çünkü giden, ona kayıp değil, kazançtır.
Zaten gidecek olana ayıracağı enerjinin geri kazancıdır.
Sizi bırakan hiç kimsenin peşinden koşmayın. Kendi olmak istediğiniz
halinize yakınsanız, giden size armağandır. Bazı kişiler saçmasapan
bahanelerle bana küstüğünde, içimde tatlı bir gülümseme, yoluma devam
ediyorum. Bana daha fazla gereksiz vakit kaybı olmayacakları için büyük
bir şükürle…
Tabi ki şunu çok iyi anlamak gerekiyor. Siz, olmak istediğiniz düzgünlükte
misiniz? Kendinizden bile uzak, tam da terkedilmelik, farkındalıksız
öylesine bir hayat yaşayan bir tipseniz, o zaman da, hiçbir şeyin iyisini
haketmiyorsunuz demektir. Egonun tuzağına düşüp, hem saçmaspan
bir insan olup, hem de gelen gelsin, giden gitsin derseniz, hiçbir şeyin
iyisine falan layık olamazsınız. Yine de onların peşinden koşmayın,
bu sefer dönün, kendinizi düzeltin. Öyle bir düzeltin ki, sizinle tekrar
karşılaştıklarında, sizden daha iyisini bulamasınlar.
SEN HER ŞEYİ BIRAK, KENDİN DIŞINDA.
KENDİSİNİ BIRAKANLAR, HİÇ BİR ŞEYE
SAHİP OLAMAZ. KENDİSİNİ DÜZELTENLER,
HER ŞEYE ÇABASIZ SAHİP OLURLAR.
Yoruma kapalı.