Tecrübe yani ikinci akıl. Bilgi birikimi, hayat uzmanı, görmüş geçirmiş belli bilgileri, pratikliği, ustalığı, zaman içerisinde kazanmak. Bir mağazanın, dükkanın camında yada iş ilanlarında yazan ”Tecrübeli eleman aranıyor” gibi. İyi veya kötü yaşadıklarımızdan ders çıkarıp sonraki adımlarımızı daha sağlam atmaktır tecrübe. Eğer bir şeyi eskisinden daha iyi yapmaya başladıysanız tecrübe kazandınız demektir.
Herkesin kendi hatalarına verdiği addır ve ayrıca tecrübe öğüt dinleyerek kazanılmıyor maalesef. Yaşadıkça, yaş aldıkça olgunlaşıp tecrübe artar. Mesela bebekken yürümeye başladığımız zamanlarda ne kadar çok düşmüşüzdür eğer düşmeseydik yürümeyi öğrenemezdik. Her yemeyi tatmasaydık neyi yememiz gerektiğini öğrenemezdik. Denemek ve yanılmak öğrenmenin temelidir. Yani sütten ağzı yanan yordu üfleyerek yer misali. Her ne kadar tecrübeli insanlar bilgilerini bizlere aktarsalarda denemeden göremeyiz ne olduğunu. Bir mağazanın yada dükkanın camına asılan ilan gibi “Tecrübeli eleman aranıyor” Herhangi bir sorunla karşılaştığımızda isyan edeceğimiz yerde çözüm ararsak tecrübe kazanmaya başlamış olacağız. Belki bir gün geçmişe baktığımızda yaşadığımız mücadeleler bizim en güzel yıllarımız olduğunu fark edeceğiz.
Hatta tecrübenin ne kadar önemli olduğunu bir fıkra ile özetleyim. Nasrettin Hoca ağaca çıkarken ayağının üstüne düşmüş ve ayağı kırılmış.. O sırada çevresinde bulunanlar etrafına toplanıp “Hocam sana bir hekim çağıralım”demişler. Nasrettin Hocada “bana hekim değil ağaçtan düşen birini çağırın” demiş.
Nesrin KILAVUZ
Yoruma kapalı.