Bahis şirketi ve online casino Mostbet, spor bahisleri pazarında uzun yıllardan beri faaliyet göstermektedir ve Türkiye'de ve dünyada kusursuz bir üne sahiptir. Şirketin ana avantajları rakipsiz bir etkinlik yelpazesi, yüksek oranlar, çeşitli bonuslar ve promosyonlar, ücretsiz bahisler ve bedava dönüşlerdir. Basit ve kullanıcı dostu arayüzün yanı sıra mobil uygulama sayesinde her kullanıcı hızlı bir şekilde kayıt olabilir, para yatırabilir ve oynamaya başlayabilir.

Doğanın döngüsünü simgeleyen bir motif niteliğinde defile…

Pastoral Zarafet: Chanel 2025-26 Sonbahar/Kış Haute Couture Defilesi

Doğanın dinginliğinden ilham alan Chanel 2025-26 Sonbahar/Kış Haute Couture koleksiyonu, pastoral zarafeti geleneksel kodlarla işliyor. Grand Palais’nin mahrem salonlarında sunulan anlatı, modaya son zamanlarda ihtiyacı olan düşünsel duruluğu kazandırıyor.

Paris Haute Couture Haftası’nın en çok beklenen duraklarından biri yine Chanel’di. Grand Palais’nin Salon d’Honneur bölümünde gerçekleşen defile, geçmişin estetiğini ve doğanın derinliğini günümüz zanaatkârlığıyla bir araya getiren bir atmosferde izleyicilerini karşıladı. Ancak bu kez sahne alışılmışın dışında bir dokunuşla tasarlanmış: Gösteri, binanın üst katında, neredeyse görünmez bir salona kurulmuş. Gizlilik ve ayrıcalık hissi, mekânın mahremiyetiyle ve davetlilerin sınırlı sayıda oluşuyla perçinlendi.

Dekorun arkasında, yaratıcı yönetmen Willo Perron yer alıyordu. Chanel’in efsanevi 31, rue Cambon’daki haute couture salonlarına göndermede bulunan bu iç mekân, modaevi için her zaman kutsal sayılan “hazır giyim ile couture arasındaki çizgiyi” belirginleştiren, zarif bir alan olarak kurgulanmıştı.

Kreatif direktörsüz geçen geçici bir dönemin ürünü olan bu koleksiyon, eylül ayında göreve başlaması beklenen Matthieu Blazy öncesinde markanın kendi atölyesi tarafından hazırlandı. Virginie Viard’ın vedasının ardından boşalan tasarım koltuğu bu defa geçmişin izleriyle doldurulmuş gibiydi. Modaevinin kurucusu Gabrielle Chanel’in doğaya, özellikle de İngiliz kırlarına ve İskoçya yaylalarına duyduğu derin ilgi, koleksiyonun temasına yön veren başlıca ilham kaynaklarından biriydi.

Son kertede koleksiyonun ana ilhamı doğanın ta kendisiydi. Gabrielle Chanel’in İngiliz kırlarına ve İskoç yaylalarına duyduğu hayranlık, bu sezon yeniden modaevinin yaratıcı ekibi tarafından yorumlandı. Doğayla uyum içindeki zarafet, kırsalın dinginliğine ve pastoral dokulara kumaşlarla aktarıldı.

Koleksiyonun temelinde, doğadan gelen tonlar ve dokular vardı. Ecru, fildişi, kahverengi, yeşil ve siyah gibi sakin ama karakterli tonlar; erkeksi kesimlerde sunulan takımlarda kullanıldı. Geniş omuzlar, düz hatlar, bedenle sürtüşmeyen kalıplarla kadının hareket özgürlüğünü merkeze alan bu silüetler, hem modern hem zamansız bir algı yaratıyordu.

Tweed kumaş, Chanel’in alametifarikalarından biri olarak bu koleksiyonda bambaşka formlara büründü. Kazak gibi görünen ceketlerden, örgü hissi uyandıran beyaz işlemeli elbiselere; moher kumaşlı takımlardan, kuzu yünü izlenimi veren bouclé parçalara kadar geniş bir çeşitlilik sunuldu. Tüylerle bir araya geldiğinde ise tweed, neredeyse sahte kürk etkisi yaratan sofistike bir dokuya ulaştı.

Gabrielle Chanel’in uğur sembollerinden biri olan buğday başakları, koleksiyonun ruhuna pastoral bir katman daha ekledi. Şifon volanlara gizlenmiş tüyler, düğmelere işlenen rölyef desenler ve gelinlik yakasına kondurulmuş zarif bir nakış olarak buğday, doğanın döngüsünü simgeleyen bir motif niteliğinde defile boyunca vurgulandı.

Özellikle gelinlik, 1980’lerin formlarına gönderme yapan bir tasarımla, geçmişin siluetini bugünün ışığında yeniden biçimlendirdi. Chanel’in bu sezonki couture yorumu doğayla, gelenekle ve bedenle kurulan bir diyaloğun temsiliydi. Gabrielle Chanel’in kadınlara armağan ettiği hareket özgürlüğü, bu kez İskoç yaylalarının rüzgârıyla birleşerek moda tarihine yeniden yazıldı.

Yoruma kapalı.

Bu web sitesi, deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız. Kabul Et Bilgi Al

Gizlilik ve Çerez Politikası
404
Dil Değiştir