Bahis şirketi ve online casino Mostbet, spor bahisleri pazarında uzun yıllardan beri faaliyet göstermektedir ve Türkiye'de ve dünyada kusursuz bir üne sahiptir. Şirketin ana avantajları rakipsiz bir etkinlik yelpazesi, yüksek oranlar, çeşitli bonuslar ve promosyonlar, ücretsiz bahisler ve bedava dönüşlerdir. Basit ve kullanıcı dostu arayüzün yanı sıra mobil uygulama sayesinde her kullanıcı hızlı bir şekilde kayıt olabilir, para yatırabilir ve oynamaya başlayabilir.

İşinin Uzmanı Prof. Dr. Oktay Banlı

“Obezite, ülkemizde ve tüm dünyada git gide artan ciddi bir halk sağlığı sorunu.

Prof. Dr. Oktay Banlı ile yaptığımız söyleşide A’dan Z’ye her konuyu kendisi ile görüştük. Faydalı açıklamalarda bulunan işinin uzmanı Prof. Dr. Oktay Banlı; Obezite Ameliyatı Nedir? Kimlere Yapılabilir? Ameliyat Sonrası Süreç Nasıldır? Ekibinde kimler yer alıyor? Siz okuyucularımız için bunun gibi birçok soruyu cevapladı.

Obezitenin cerrahi tedavisinde, bugüne kadar 7 bin beş yüzün üzerinde yaptığı başarılı ameliyatlarla birçok obezi sağlığına kavuşturan Türkiye’nin en deneyimli cerrahlarından Prof. Dr. Oktay Banlı söyleşisi ile sizleri baş başa bırakıyoruz.

Keyifli Okumalar…

Sayın Prof. Dr. Oktay Banlı, Türkiye’ de obezite cerrahisi alanında öncü bir isimsiniz. Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?

1988 yılında Ankara üniversitesi Tıp Fakültesi’ nden mezun oldum. Genel Cerrahi Uzmanlığımı aldıktan sonra; 2005-2006 yıllarında Fransa’ da ileri laparoskopik teknikler üzerine çalışmalarımı tamamladım ve 2013 yılında profesör oldum. 2014 yılında ABD, New York Weil Cornell Medical College Cornell Üniversitesi ve Lenox Hill Hospital’ da bariatrik ve metabolik cerrahi kliniğinde görev alarak bu alana yöneldim. Genel cerrahi branşında devam eden çalışma hayatımda obezitenin git gide büyüyen bir sorun haline gelmesiyle bu durumun tedavisinde ne yapılabilir sorusu ilgimi çekmeye başladı. 20 yıl önce obezite ameliyatları teknik zorluğu nedeniyle cerrahların uzak durduğu bir alandı. Tüm Türkiye’ de sadece 10-15 cerrah bu ameliyatları yapıyordu. Aynı zamanda ameliyatlar sonrasında da hastalarda görülen sorunlar vardı. Ben bu dönemde bu alanda büyük bir boşluk olduğunu gördüm ve yurt dışında eğitim alarak bu ameliyatlara başladım. Hastaların kilo vermeye başlaması, sağlıklarını kazanmaları daha fazla hastaya referans olmalarını sağladı. Bende birkaç yıl sonra diğer cerrahi ameliyatlarını bırakıp sadece bu alana yöneldim. Bugün sayısı 7500’ in üzerinde obezite ameliyatı yapmış öncülerden biriyim.

Kurucu Başkanı olduğunuz Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanlığı görevinizden bahseder misiniz?

Bugün ülkemizde obezite cerrahisi çok gelişti. Obezite ameliyatlarını çok sayıda cerrah yapıyor ve bende cerrahların bu alanda yetişmelerine katkı sağlıyorum. Türk Obezite Cerrahisi Vakfı bu amaçla 2018 yılında kuruldu. Kurucu başkanı olduğum vakfın öncelikli amacı eğitim. Obezite ve metabolik cerrahi yolculuğunda görev alan başta cerrahlar olmak üzere ve ilgili diğer tüm sağlık meslek mensuplarını eğitmek üzere yola çıktık. Ayrıca; obezite cerrahisinin doğru tanımlanması, sonuçlarının doğru anlatılması, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi de amaçlarımız arasında. Vakıf olarak obezite cerrahisi ile ilgili araştırma çalışmalarına destek olmak, ülkemizde ve dünyada yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmak en önem verdiğimiz konular. Başta da ifade ettiğim gibi en önemli faaliyet alanı eğitim sahası. Bu amaçla, cerrahların, diyetisyenlerin, hemşirelerin, konuyla ilgili yardımcı sağlık personelinin ve halkın eğitimine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.

Obezite nedir ve neden tedavi edilmelidir?

Obezite vücutta aşırı miktarda yağ birikmesi demektir. Obezite mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Çünkü sadece estetik bir problem değildir. Beraberinde şeker hastalığı, hipertansiyon, uyku apnesi, yürüme bozuklukları ve bazı kanserlerdeki artış gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Bu sağlık sorunları da hastanın hem yaşam kalitesini düşürmektedir ve hem de benzer hipertansiyon, diyabet ve diğer hastalıklardaki problemler nedeniyle hayat süresini kısaltmaktadır. Bu nedenle obezite mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.

 Obezite çağın pandemisi mi? Türkiye olarak obezite sorunu yaşıyor muyuz?

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) açıkladığı son verilere göre Türkiye Avrupa’da obezitede 1. sıraya yerleşti. Maalesef obezite, ülkemizde ve tüm dünyada git gide artan ciddi bir halk sağlığı sorunu. Aşırı kilolu ya da morbid obez tanımını, olması gereken kilodan 35-40 kilo ve fazlası olan kişiler için kullanıyoruz. Bu kişilere baktığımızda; bitmeyen bir mücadeleyle yıllarca diyet, spor, akupunktur, mucize içecekler gibi yöntemlerle kilo vermek için çare arıyorlar ve sadece görüntüde şişman olarak kalmayıp; yanında şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, diz ve eklem ağrıları, felç ve inmeler gibi sorunlarla boğuşuyor. Yaşadıkları sosyal sorunlar da cabası. Sonuç olarak obezite, kişinin sağlık kalitesini ve yaşam konforunu ciddi bir şekilde tehdit eder hale geliyor ve yaşam süresi 8-10 yıl kısalıyor.

Obezitenin neden olduğu hastalıklar ve sağlık problemleri ve obez hastaların yaşadığı psikolojik ve sosyal sorunlar nelerdir?

Obez hastaların yaşadığı en önemli sağlık sorununun ilki ve en önemlisi diyabettir. Regülasyonu zordur, insüline geçme ihtimalleri çok yüksek ve diyabet komplikasyonları bu hastalarda çok fazla görülür. İkinci sağlık sorunu hipertansiyondur. Obez hastalarda hipertansiyon da çok fazla görülüyor. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı dediğimiz KOAH’ ın yanısıra; akciğerde solunum problemleri, solunum sıkıntıları da obez hastalarda çok fazla görülmektedir. Gece uykularından apneyle, solunum durmalarıyla uyanan, horlayan ve dinlendirici bir uykusu olmayan hastalardır obez hastalar. En önemli sağlık sorunlarından bir tanesi de yürüme, hareket güçlüğü, diz ağrıları olmakla birlikte günlük aktivelerde çok ciddi bir azalma meydana geliyor obez kişilerde. Mesela bu hastaların ayakkabılarını bağlaması, bacak bacak üstüne atıp oturması bile zaman zaman çok ciddi sorunlara dönüşüyor. Aynı zamanda bazı kanserler daha fazla görülüyor. Bunun yanında psikolojik sorunlar da görülüyor obezlerde. Kendini beğenmeyen, bedeni ile barışık olmayan bir kadının yaşadığı ciddi psikolojik sorunlar, depresyonlar çok fazla. Antidepresan ilaç kullanımı ve bu tip ilaçlara bağımlılık çok fazla obez hastalarımızda. Sosyal olarak da hastalar kendilerini toplum içine sokmaktan, toplum içinde görülmekten rahatsız hissediyorlar ve eve çekilip, daha inzivaya daha yalnız yaşamaya ve sosyal hayattan giderek uzaklaşmaya sebep oluyor obezite bu hastalarda. Tabii iş yerinde kiloları yüzünden çok ciddi sorunlar yaşıyorlar. İşinde yükselemediğini düşünüyorlar mesela, ya da evliyse ayrılmalar, evlilik hayatındaki mutsuzluklar ya da bekar ise hiç evlenemeyeceğine dair sorunlar yaşıyorlar. Kısaca obeziteyle birlikte ciddi organik hastalıklar, psikolojik sorunlar, depresyonlar, hayata dair ciddi problemler yaşıyorlar hastalarımız.

Obezitenin tedavisi için hangi yöntemleri uyguluyorsunuz?

Obezitenin tedavisinde uyguladığımız yöntem obezite ameliyatları. Kilolarından kurtulmak için birçok yönteme başvurmuş ancak çözüm bulamamış obez hastalar için günümüzde kabul gören en etkili, en kalıcı yöntem artık obezite ameliyatları. Bu ameliyatların amacı sadece kilo kaybetmek değil, fazla kilolara bağlı sağlık sorunlarının ortadan kalkması başta olmak üzere kişinin yaşamına konfor katan yeni kapılar açmasında anahtar rolü oynuyor diyebiliriz. Cerrahi tedavide sıklıkla uygulanan 2 yöntem var. Halk arasında tüp mide olarak bilinen Sleeve Gastrektomi ve Gastrik Bypass ameliyatları. Doğru cerrahi yöntemin seçilmesi, başarının sağlanması için ilk ve en önemli karar diyebilirim. En çok tercih edilen yöntem ise Tüp Mide ameliyatı. Esası midenin %80-85 lik kısmının çıkartılmasına dayanıyor. Böylece mide kapasitesi ciddi oranda küçülüyor ve mideden salgılanan açlık hormonu azaldığı için tokluk hissi sağlanıyor.

Obezite ameliyatı hangi hastalara uygulanır?

Obezite ameliyatları, obez kişinin yaşanan tüm bu ciddi sorunları kontrol altına alan, günümüzde obezite tedavisinin altın anahtarı diyebiliriz ve ülkemizde de ameliyat sayısı git gide artıyor. Ama obezite cerrahisinin en önemli sorusu şu? Fazla kilom var diyen herkes ameliyat olmalı mı? Hangi hastalara ameliyat yapmak lazım ve hangi hastaya hangi ameliyatı yapmak lazım? Obezite cerrahisi için kabul edilmiş, sağlık bakanlığımız tarafından da tanımlanan bilimsel kriterler var, bunlar arasında en önemlisi vücut kitle indeksidir. VKİ bir hesaplama ile ortaya çıkıyor. Diyelim ki hasta 160 kg, boyu da 1.60 olsun. Kiloyu 1,6’ nın karesine bölüyoruz, çıkan rakam vücut kitle indeksi olarak telaffuz ediliyor. Vücut kitle indeksi 40 ve üzerinde olan veya 35 üzerinde olup; şeker, tansiyon, eklem problemleri, uyku apnesi gibi yandaş sağlık sorunları olan kişiler, cerrahi yöntemler ile tedavi olabilirler.

Obezite ameliyatları için yaş sınırlaması var mı?

Daha önceleri 18 ila 60 yaş arası deniyordu. Ama zaman içerisinde, çalışmalar da gösterdi ki obezite cerrahisi yaş kriterleri çok değişti. Artık 12-13 yaşındaki hastaların ameliyat edildiğini görüyoruz. Vücut kondisyonu iyi olan, böyle bir cerrahi müdahaleyi kaldırabilecek performansta olan 65- 70 yaş ve üzerindeki hastalarda da artık ameliyat yapılabileceğini görüyoruz. Yani, kısaca, beden kitle indeksi 35 ve üstü olan hastalar yaşına ve kondisyonuna bakılarak kabul edilir cerrahi riskleri olan hastalar ameliyat edilebilirler.

Obezite ameliyatı için uygun olmayan ama kilo problemi olan kişiler için tedavi yöntemi var mı?

Elbette. Ameliyat için gerekli kriterlere uygun olmayan ancak kilo fazlalığı olan kişilere uyguladığımız tedavi seçenekleri arasında mide balonu veya mide botoksu uygulamaları var. Bu uygulamalar, ameliyat dışında obezitenin tedavisinde kullanılan yöntemler. Mide balonu veya mide botoksu kilo fazlalığı olan, daha önce denemiş olduğu kilo verme yöntemleriyle başarısız olan herkese uygulanabilir. Ya da süper morbid obez bir kişiyi ameliyata hazırlamak içinde uygulanabilir. Bu uygulamalar kilo verilmesi noktasında 6 ay kadar etkisini devam ettiriyor ve biz bu süreçte kişiyi merkezimizde sıkı takibe alarak Diyetisyen eşliğinde sağlıklı kilo vermelerini sağlıyoruz. Balon yerleştirilmesi ya da mideye botoks uygulanması ile kişi diyetine daha kolay uyum sağlıyor, açlık hissetmiyor, uzun süre kendini tok hissediyor. Kişinin bu pozitif hislerle birlikte verilen desteği de iyi değerlendirmesiyle çok güzel sonuçlar elde etmesi mümkün. Ancak hiçbir yöntem kilo verme konusunda tek başına mucizevi değil. Mutlaka beslenmesine ve fiziksel aktivitesine de önem vermeli. Gözlenen kilo kayıpları kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Dünya Sağlık Örgütü; bu 6 aylık süreçte kilonun yaklaşık %10’ u kadar kayıp beklendiğini belirtse de bu rakam 6 ayda ortalama 13 kilodur. Tabii bu oran kişinin daha önce denediği diğer zayıflama deneyimlerine göre değişiklik gösterebilir. Daha önce denediği ve sağlıklı olmayan zayıflama yöntemleri veya yandaş bir hastalığının bulunması da sonuca etki edebilir.

Obezite ameliyatları nasıl uygulanıyor?

Obezite ameliyatları günümüzde laparoskopik olarak yapılıyor, yani 100 kilo 150-200 kilo hastaların karnı hiç açılmadan laparoskopik kapalı yöntemlerle yapılıyor. O yüzden hastaların ameliyat sonrası ayağa kalkmaları, ağrıları ve genel anesteziye ait problemleri çok az oluyor. Hastalar çok kısa sürede kendilerini toparlıyorlar. Genellikle bir gün sonra hastalarda sıvı beslenme başlıyor bazı testler yapıldıktan sonra. Genelde hastalar 3 gün hastanede yatıyorlar. İlk 15 gün sıvı diyet, 15 gün 1 ay arasında püre kıvamında yumuşak diyetle bu hastalar taburcu ediliyorlar. Normal aktivitelerine, hayatın içine dönmesi, iyileşmesi, kendini iyi hissetmesi 2-3 haftada gerçekleşebiliyor. Ameliyat laparoskopik yapıldığı için ve karın boydan boya açılmadığı için çok popüler ameliyatlar ve çok ağır çok hastayı yoran ameliyatlar değil. Bir de ameliyat süresi de önemli. Cerrahın becerisiyle çok kısa süre içerisinde yapılacak bu ameliyatlarda hastanın iyileşme süresi, ayağa kalkma süresi, günlük aktivitelere kavuşma süresi son derece kısa olabilmektedir. Zannedildiği gibi hastalar haftalarca hastanede veya evde yatmıyorlar. Birkaç hafta içerisinde günlük hayatlarına, normallerine dönebiliyorlar.

Tüp mide ameliyatının riskleri var mıdır?

Tüp mide ameliyatının en önemli riski kaçaklar dediğimiz, stapler hattına mideyi kestiğimiz bir yerde özellikle de midenin yemek borusu ile birleştiği yerde sızıntıların olmasıdır. Bu, dünya serilerine bakıldığı zaman kabul edilir oran %1 civarında. Yani, %1 kaçak oranı ile ameliyat yapan cerrah ameliyatı iyi yapıyor demektir. Fakat, bu ameliyatta ortaya çıkan bu kaçağın zamanında tanınması, müdahale edilmesi, tedavi edilmesi de son derece önemli. Hastanelerin böyle bir alt yapıyı mutlaka sağlıyor olması gerekmektedir. İkinci riski kanama riski yine %1 civarında bir risk bu. Ama çok ciddi büyük kanamalar olmuyor. Birkaç ünite kan transfüzyonu ile genellikle bu kanamalar duruyor. Özellikle de ameliyat sonrası erken dönemde oluyor bu kanamalar. Ameliyattan sonra erken dönemde hipertansiyonun iyi kontrol edilmesi ile, iyi bir hemostaz yapılması ile bu komplikasyonları önlemek mümkün. Özetleyecek olursak ameliyatın 2 riski var, kanama ve kaçaklar. Görülme oranı tecrübeli ellerde %1’in çok altında. Bunlar çok nadir görülen komplikasyonlar. Zamanında tanı koyulursa tedavi edilebilir, ve bu hastalar normal hayatlarına devam edebilirler.

Tüp mide ameliyatı sonrası mide genişler mi, yeniden kilo alınabilir mi, yeniden kilo alan hastalarda revizyon ameliyatı yapılabilir mi?

Tüp mide ameliyatlarında kilo alma görülebilir bir komplikasyon, görülebilir bir sonuç, ama görülme oranı çok yüksek değil. Aşırı kalori tüketen hastalarda yani litrelerce kola içen, dondurma yiyen, çikolata tüketen hastalarda kilo vermede başarısızlıklar ya da yeniden kilo almaları görüyoruz. Mide büyüyebilir bir organ katı sıvı ayrımı iyi yapılması gerekiyor. Hastaya önce sıvıları yemesini yarım saat sonra katıları yemesini tavsiye ediyoruz. Katı yemeğin üzerine hemen sıvı almasını önermiyoruz. Çünkü katı yemekler sıvıyı çekip genişlerken mide duvarını da genişletebilir, mide hacmini de genişletebilirler. Bu şekilde başarısız olan hastalar var.

Ekibinizde kimler var? Nasıl bir takip süreci yapılıyor?

Obezite ameliyatının takibi çok önemlidir. Bir cerrah hem ameliyat edip hem hastayı ömür boyu da takip edecek durumda olmayabilir. Bu çok yoğun bir mesai gerektirir. Her gün birkaç ameliyat yapan bir cerrah için hem bu hastaları ameliyat edeyim, hem de tek başıma takip edeyim demesi mümkün değil. O nedenle, obezite cerrahının ya da bir obezite merkezinin ekibin de ilk olarak mutlaka çok iyi, çok tecrübeli bir diyetisyeni olmalı. Bizim ekibimizde 5 Diyetisyenimiz var. Diyetisyenlerimiz, hastanın yeni hayatındaki yeni beslenme alışkanlıklarını düzeltmeleri konusunda sürekli olarak eğitim yapıyorlar. Yeni bir yaşam tarzı değişikliği yapan bu hastaların yeni ve sağlıklı bir beslenme düzeni kurması çok önemli. İkincisi, ihtiyaç duyulduğu anda mutlaka bir psikiyatrik destek verilebilmeli. Çünkü ameliyat sonrası pişman olan depresyona giren hastalar oluyor. Haz alma, yeme-içme büyük bir keyif. Bu hazzı elinden aldığınız zaman hastalarda zaman zaman psikiyatrik problemlerle karşılaşıyoruz. Bunlar için psikiyatrik desteğe ihtiyaç vardır. Yeme-içme bozukluğu bir türlü düzelmeyen, yeni alışkanlıklar edinen, ya da hiç tatlı yemediği halde aşırı şekilde tatlıya düşen hastalar var. Bunlar için mutlaka bir beslenme uzmanı, bir psikiyatrik desteğe ihtiyaç duyulmaktadır. Hastanın sosyokültürel durumuna göre egzersizlerini beraber yapabileceği bir spor desteğine, bir profesyonele ihtiyaç duyabilir hastalarımız. Biz de ekibimizde bu branş dalları ile multidisipliner çalışıyoruz.

Yurtdışından en fazla hangi ameliyat için hastalar geliyor? Yabancı hastalara alanınızla ilgili nelere dikkat etmeli ?

Uzmanlık alanım gereği, en çok obezite cerrahisi olmak isteyen yabancı hastalar bize başvuruyor. Genel cerrahi branşı ile ilgili diğer ameliyat talepleri de mevcut.. Örneğin safra kesesi, reflü ameliyatları gibi başvurular da alıyoruz. Yabancı hastalarla özellikle seyahat öncesinde detaylı görüşme yapıyoruz, operasyona uygunluklarını konsülte ediyoruz. Ameliyat sonrası uyması gereken kurallar ile ilgili bilgilendirme yapıyoruz. Operasyon öncesinde hastalar ben ve ekibimiz tarafından detaylı değerlendiriliyor. Her cerrahi operasyonda olduğu gibi obezite cerrahisinde de komplikasyon riski var, ancak oran çok düşük, kısacası ameliyat güvenli diyebiliriz. Obezite cerrahisinde uygulanan yöntem genellikle kapalı yani laparoskopik olarak yapıldığından, açık ameliyatlara kıyasla çok daha güvenli, hastalar ameliyat sonrası 2-3 gün hastanede kaldıktan sonra normal yaşantılarına, ülkelerine, evlerine, işlerine dönüyorlar. Ancak sağlık turizmi ile ülkemize gelmek isteyen hastalar öncelikle ameliyat olacakları merkezle ilgili çok iyi karar vermeliler. Sadece ameliyatın başarılı geçmesi tek başına tedavi için yeterli değil. Ameliyat sonrası süreci nasıl yöneteceğini bilmeyen, destek almayan, takip edilmeyen hastalar uzun dönemde başarısız sonuçlarla karşılaşıyorlar. Bu nedenle, sağlık turizmi kapsamında gelseler dahi sonrasında hastaların takip edilmesi çok önemli.

Genel cerrahi alanındaki diğer konularda da aktif olarak çalıştığınızı biliyoruz. Obezite dışındaki cerrahi ameliyatlar ve bu alandaki son gelişmeler hakkında bilgi alabilir miyiz?

Obezite ve metabolik cerrahi ameliyatları dışında uzmanlık alanımız içerisinde en sıklıkla yaptığımız safra kesesi, mide fıtığı başta olmak üzere diğer fıtık cerrahileri, hemoroid ve kıl dönmesi ameliyatları olarak sıralayabilirim. Tıp biliminde gelişen teknolojiyle birlikte artık cerrahi operasyonların önemli bir bölümü laparoskopik yani kapalı teknikle yapılabiliyor. Bu ameliyatlar büyük kesi olmadan zor ameliyatlarda bile başarılı sonuçlar veriyor. Hastanede kalış süresinin kısa olması, çabuk iyileşme ve hastaların daha kısa sürede günlük aktivitelerine dönebilmesine olanak sağlıyor.

Okurlarımız size nasıl ulaşabilir?

Biz başkentimiz Ankara’ da hizmet veriyoruz. Okurlarınız bize sosyal medya platformları üzerinden ya da muayenehanemizi arayarak ulaşabilir ve akıllarında ki tüm sorulara rahatlıkla yanıt alabilirler.

İletişim Bilgilerimiz

Prof. Dr. Oktay Banlı Muayenehanesi

Adres : Atatürk bulvarı No: 185 / 13 Kavaklıdere Çankaya Ankara Tel : 0541 563 2360 / 0312 431 7779 – 0312 425 0079 www.oktaybanli.com

www.instagram.com/prof.dr.oktaybanli/

 

Yoruma kapalı.

Bu web sitesi, deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız. Kabul Et Bilgi Al

Gizlilik ve Çerez Politikası
Dil Değiştir