Dilimize Farsça’dan geçen “nankör” kelimesi, kadir kıymet bilmemek, yapılan iyiliği ve yardımı görmemek, eline geçen nimeti inkâr etmek ve nimeti verene karşı nankörlük etmek gibi anlamlar taşır. İnsanlara aynı iyiliği düzenli olarak yapınca, onu artık senin görevin zannediyorlar. 40 yıl sırtında taşı, bir gün indir senden kötüsü yoktur muazzam bir nankörlük çeşidi.
Kim demiş kediler nankör diye! Bir söz vardır; Kediler için kullanmak istiyorum. Adın çıkmış dokuza, inmez sekize. Oysa nankörlük kedilerden çok insanoğluna yakışıyor. Nankör insanlara arkanızı dönmeye görün anında bir pula satıverirler sizi ve çok üzülürsünüz.
İnsan insanın şifası olsa da, bazen zehiri olabiliyor. Yakınlık kurduğumuz arkadaşlarımız, dostlarımız, akrabalarımız ve hatta aile içinde bulunan aile bireylerimizin pek çok karakteristik özelliğine katlanılabilir ama, işin içine nankörlük girdiyse vay halinize! Sosyal yaşamımızda, defalarca hataya düşebiliriz. Nankör insanlara istemeden hayatımızda yer açabiliriz. İş işten geçtikten sonra da yediğimiz kazıklar toplamına, topluca tecrübe deriz. Nankörlük, hayatın yaşayarak bizlere öğrettiği ve tecrübe kazandırdığı en önemli kavramlarından biridir. Böyle insanların size karşı davranışları menfaatleri doğrultusunda gelişiyor ve bunu dostluğa dayandırıyorsa, ardından gelmekte olan bir nankörlük çeşidine karşı gardınızı almanızı öneririm. Bu durumdan kurtulmak sizin hisleriniz doğrultusunda sizin becerilerinize kalmıştır. Kalp gözü açık insanlar bu anlamda çok şanslıdır. Hisleri kuvvetli olduğu için, önceden önlemini alabilir davranışlarına yön vererek mesafeyi koruyabilirler. Salak yerine konulmayı hiç bir insan hak etmez.
Nankörlük,
İnsanoğlunun Giydiği Ateşten Bir Gömlektir
İyi niyetlerimizin kurbanı olmamak için
hayatımıza aldığımız insan karakterilerini
iyi analiz etmeli ve hayatımızda ki yol
arkadaşlıklarına öyle izin vermeliyiz.
İçten davranan, samimiyetine
güvendiğimiz ve her zorlukta yanımızda
olan insanlar hayatımızın en değerli
köşesinde olmalı ve başımızın üzerinde
taşımalıyız. Çünkü onlar gerçek
dostlardır. Nankörlükle işleri olmaz.
En büyük körlük, nankörlüktür. ‘‘Hacı Bektaş-ı Veli’’.
Günümüz toplumlarında, değişen
dünya düzeni ile birlikte yapılan
iyiliklere karşı nankörlükler o kadar arttı
ki, üzülmemek elde değil. Ne yazık ki,
toplumlarda ki ekonomik bozulmalar
nedeniyle insanoğlu nankörlükte
dörtnala koşmakta. İnsanlara yapılan
iyilikler fedakarlıklar hoşgörüler bazen
hiçbir anlam ifade etmeyebiliyor.
İnsanoğlunun mayasında iyilikte çoktur,
kötülükte. Sanırım günümüzde az iyi, ya
da az kötü ortası kalmadı. Bu dünyayı
artık iyiler ve kötüler yönetiyor. Oysa
yaşamlarımızda kalplere dokunarak
güzel izler bıraksak, güzel insan olarak
anılsak İyiliklerimizi artırarak çoğaltsak,
iyileşmiş bir toplumun gelişimine
katkıda bulunsak. İnsan olmayı
hatırlayıp, insanlığı akıl, vicdan ve
bilimle yeniden inşa etsek, hem dünyayı,
hemde dünyamızı güzelleştirerek
gelecek nesillere eşsiz güzellikte bir
dünya armağan etsek olmaz mı?
İyilik yap denize at balık bilmezse halık bilir
atasözü de bunun bir delili niteliğinde değil midir?
Yaşamımız boyunca, nankörlükle ilgili
onlarca tecrübe yaşar, binlerce bedel öderiz.
Menfaat uğruna değerlerimizi yitiririz.
Hayatımıza yön veren, bizleri insan yapan
insani değerlerimizi korumak insanlık
görevdir. Menfaatçi karakterler; dost, emek,
sevgi tanımayan sizden alacağını alıp,
her defasında kendisine başka kurbanlar
arayan, kötü insan olmakla birlikte, iyi
insanlardan güçlü olan nankör, aynı
zamanda vicdanını susturmayı başarabilmiş,
bencil insanlardır. Vefa nedir bilmeyen
bu insanlara, üzerlerindeki nankörlük
gömleği çok yakışmış, artık onlarla
özdeşleşmiştir. Hayatımızda yer verdiğimiz
insanlara yaptığımız duygusal yatırımın
geri dönüşünde nankörlük ihtimali çok
yüksektir. Nankörlüğüne maruz kaldığımız
insanları hayat yolculuğumuzda ilk durakta
mümkünse indirelim ve yol arkadaşlığımızı derhal bitirelim. Temeli dostluğa dayanan ilişkilerde rekabet mutlaka olacaktır. Bilindiği gibi rekabet duygusu hırs, öfke, kıskançlık duygularının toplamıdır. Sizin nezaket gösterip yaptığınız ufacık şeyleri bile bir gün bırakırsanız nasıl da canınızın yanacağını o duvara tosladığınızda anlayacaksınız. Güvendiğimiz insanların tutsağı olmamaya özen göstermeli, üzülmemek için daima mesafeyi korumalıyız. Nankörlerden uzak, vefalı, hakiki dostlarla huzurlu ömürler diliyorum.
“En büyük körlük, nankörlüktür.”
Kadriye CİRİTCİ
Yoruma kapalı.