Her biri bir diğerinden daha dramatik olan yarım düzine denim mankenle cesur bir koleksiyonun zirvesi…
Defile, Oscar’a layık bir sari giyen ve bir Rajasthani prensesi gibi koluna bir metre denimin serilmiş olduğu Joan Smalls’un öncülüğünde başladı.
Denim tam olarak bir haute-couture kumaşı değildir, ancak Paris’te sert ve yağışlı bir sabah sahnelenen Elie Saab’ın gösterişli ve rüya gibi koleksiyonunun harika finalinde couture’e oldukça uygun görünüyordu.
Bunu üç büstiyer görünümü izledi; ikincisi, omzu açık bir opera paltosuyla tamamlanan güçlü bir tulum. Üçüncüsü ise Dominik Cumhuriyeti güzeli Lineisy Montero’nun dramatik bir şekilde giydiği, kalçaya kadar yırtmaçlı, yere kadar uzanan bir elbise oldu.
Her parça kristal çiçek işlemeleriyle tamamlandı ve özellikle beşinci parçada geniş pantolon file tül bir üstle kombinlendi. Altıncı ve son parça, Victoria Secret’ın Güney Afrikalı uber-supe’si Candice Swanepoel’in üzerinde Adrian’a layık bir kırmızı halı elbisesi olan bias kesimin parlak bir dışavurumuydu.
Ondan önce, Saab’ın klasik couture’ü (heykelsi danteller ve ışıltılı boncuklu metalik parçalar) karşımıa çıktı. Aynı zamanda çok fit gelinler için birkaç yakıcı boudoir görünümü ile yeni bir çığır da açtı.
Elie’nin koleksiyonu, Palais de Tokyo’nun kıvrımlı sergi alanındaki yaklaşık 600 davetlinin büyük beğenisini kazandı. Bond Kızı Olga Kurylenko, Brezilyalı yıldız influencer Helena Bordon ve İngiliz ünlüler Rosie Huntington-Whiteley ve Poppy Delevingne’in başını çektiği davetliler, Elie’yi büyük bir coşkuyla karşıladı.
“Yeni bir yön arayışı içindeydim. Bu yüzden Carine’e (Roitfeld, usta stilist) denim kullanma konusunda ne düşündüğünü sorduğumda, şansımı denememi önerdi ve ben de bu yolu izledim, diye ifade etti.
Yoruma kapalı.