Yaş almak,yaşlanmak kaçınılmaz ve doğal bir süreç her canlı elbet birgün yaşlanacak.
25 yaştan itibaren cilt 50’li yaştan itibaren vücut yaşlanmaya başlıyor.Ama yaşlanmayı geciktirmek zamanından önce yaşlanmamak birazda bizim elimizde. Nasıl mı? İlk başta sevmek zorunda kaldığımız ama sevmediğimiz, yıllarca gereksiz yere idare ettiğimiz, büyüklük bende kalsın dediğimiz, bize iyi gelmeyen, kendisini sütten çıkmış ak kaşık olarak gören, yüzümüze gülüp arkamızdan konuşan, iki yüzlü, negatif, kıskanç, iyilik bilmeyen kişileri hayatımızdan çıkarmakla başlayalım. Yani nasıl evimizi bahar geldiğinde derin bir temizlik yapıyorsak, hayatımızda temizleyelim. Az ama öz olsun. Daha çok bize iyi gelen, iyi günde, kötü günde yanımızda olan, pozitif, hayata güzel bakan, kültürlü, kaliteli arkadaşlarımıza, dostlarımıza sahip çıkalım ve onlarla vakit geçirelim.
Evet devam edelim, kendimizi sevmek, hobiler keşfetmek, müzik dinlemek, ruhumuzu dinç tutmak, geçmişe fazla takılmamak, anı yaşamak, inançlı olmak, dengeli beslenmek, düzenli spor yapmak, doğada yürümek, modayı takip edip yakışanı giymek, arada kuaföre gitmek, azıcıkta cildimize küçük dokunuşlar yapmak. Tabii olmazsa olmazımız sabah kahve keyfimizi de unutmayalım. Yapacak ne çok şey var. Bence insan kendini hangi yaşta hissediyorsa o yaştadır. Kimliğimizde yazan yaş sadece rakamdan ibarettir takılmamak gerekir. Doğal olarak değişiyoruz bu hayatın düzenli kuralı hayat geçiyor, gidiyor. Hayatı biraz yavaşlatmak, daha sakin daha dingin yaşamak bu anlamda işimize yarayabilir. Yaşamda biriktirdiğimiz kıymetli tecrübelerimiz artıyor. Olaya daha olumlu bakmak lazım. Kaliteli yaşlanmak, yaş almak güzeldir ve özeldir. Belki de yaş aldığımızda gerçek benliğimize yaklaşıyoruz. Ama her şeye rağmen yaşamak güzeldir. Tadını çıkaralım. Yani sözün özü bir seneye daha girerken düşünelim yaşlandık mı? Yaş mı aldık? Ne dersiniz? Hepimize sağlıklı yaş almak dileğiyle.
Nesrin KILAVUZ…
Yoruma kapalı.