Şaşırtıcı Bir Yer

Açılışa Akasya Asıltürkmen, Almeda Sayışman, Aslıhan Güner-Mert Kılıç, Ayşe Kucuroğlu, Billur Pınar Yılmaz, Cemal Can Canseven, Gurur Aydoğan, İman Casablanca, Reynmen, Selda Topal, Simge Ünal, Şilan Makal, Wilma Elles, Zeynep Demirel gibi birçok ünlü isim katıldı. Hupalupa Expo İcra Kurulu üyesi Merve Timurlenk Şengül, sergide yer alan eserler arasında şimdiye kadar plastine edilen en büyük varlık olan 6×3 metre boyutlarında ve 3,2 ton ağırlığındaki dişi fil Samba, tüm zamanların en uzun plastinatı olan 6 metre boyundaki zürafa, plastinasyonu 6 bin 300 saat süren 2,5 metre boyunda 275 kilogram ağırlığındaki kahverengi bir boz ayı, günlük 27 kilogram yeşillik tüketen 200 kilogramlık goril, dağ keçileri ve ahtapotların bulunduğunu belirterek “Uzun emekler sonunda sergiyi buraya getirdik. Yaklaşık bir buçuk yıldır bunun hazırlığını yapıyorduk. Ocak sonuna kadar burada kalacak. Her yaştan insanların gelip ziyaret edebileceği bir sergi. Her eser gerçek ve plastine yöntemiyle yapıldı.” dedi.

“Burayı çok güzel buldum. Şaşırtıcı bir yer. Onun haricinde yurtdışı seyahatlerim oluyor iş için. En son Dubai’deydim. Yakın zamanda Atina’ya gideceğim podyuma çıkacağım.” dedi. Geçtiğimiz günlerde ‘Mankenlik bitmiş.’ açıklaması ile gündem olan Ünal sözlerinin arkasında olduğunu söyleyip “O açıklamamdan sonra bazı tanıdık mankenler ‘Hayır bitmedi.’ şeklinde bana cevap vermişti. Komik bütçelere giderseniz bitmez tabi ama sektör 10 yıl önceki sektör değil. Düşük ücretleri kabul eden çok manken var.” dedi. Sevgili kriterleri konusunda maddiyata önem verdiği şeklindeki daha önce yapmış olduğu açıklamaları sorulan Ünal “Artık maddiyata değil güvene önem veriyorum. Benim için maddiyat ikinci sırada.” diyerek şaşırttı.

“Her şey güzel gidiyor, ekranlarda değilim ama yakın zamanda iki kişilik bir tiyatro oyu ile karşınızda olacağım. Tiyatro yaptığı sırada dizi teklifi gelince oyununu bırakıp giden ünlüler oluyor. Tabiki kendilerince haklılar ama ben doğru bulmuyorum. Böyle bir durum benim için söz konusu olamaz. Maddi ve kişisel tercihler bunlar. Ben geçtiğimiz günlerde ismi lazım değil çok iyi oyuncuları izlediğim bir dizide labut gibi dizilmiş gördüm. Muhtemelen böyle bir durumu onlar da istemezdi ama napsınlar.” diyerek samimi açıklamalarda bulundu. Ünlü oyuncu “Zaten şöyle bir durum oluyordu. Ben çok beyazım. Sete gittiğimde ışıkçılar ‘Eyvah!’ diyordu ve benim çekimlerim daha yorucu oluyordu. Ben sahne insanı olduğumu kabullenmek zorunda kaldım aslında. Sürekli teyze rolünde oyna tarzı teklifleri de kabul etmiyorum.” diyerek neden ekranlarda olmadığını açıkladı.

 “Çok hoşuma gitti. Her şeyin gerçek olması çok büyüleyici. Onun haricinde sinema filmim var Şubat ayında vizyona girecek. Baskın bir ev kadınını oynuyorum. Gerçek hayatta da baskın karaktere yakınım.” Diyet yaptığını söyleyen oyuncu “Yaklaşık 6 ay önce alerjik reaksiyon göstermeye başladım ve doktora gittim. Diyet yapmam gerektiğini söylediler ve bir buçuk ayda yaklaşık 10 kilo verdim. Yemeğe de çok düşkünüm bir antepli olarak ama direniyorum. Diyet sağlığıma da çok iyi geldi kolay kolay hasta olmuyorum.” dedi.

Sergiye eşi Mert Kılıç ile gelen Aslıhan Güner “Çok etkilendim. Okul zamanımda da biyolojiye çok meraklıydım. Gerçekten müthiş bir iş olmuş. Öğretici ve faydalı bir sergi.” dedi. Geçtiğimiz günlerde eşi için yaptığı ‘Mert’e doyamıyorum açıklaması hatırlatılan oyuncu “Kesinlikle öyle her saniye her dakika her sabah her gün hem de.” derken Muhabirlerin ‘Mert bey sürekli Aslıhan hanımdan duyuyoruz böyle şeyleri biraz da siz söyleyin.’ yorumuna Mert Kılıç “Edebiyatım yetmez onu anlatmaya ama şöyle söyleyeyim ben Aslıhan’ın elini tuttuğum an itibari ile ona dokunduğum an itibari ile konuşabiliyorum ve düşünebiliyorum. Daha da uzatmayayım.” dedi. Giyim konusunda eşi Mert Kılıç’ın kendisine yardımcı olduğunu söyleyen oyuncu “Normalde kadınlar erkeklerinin giyimine karışır ve yönlendirir ama biz de tam tersi bir durum var. Mert benim bir numaralı stylingimdir. Gala kıyafetlerimi Mert seçer.” dedi.

“Maket zannediyordum ama her şeyin gerçek olduğunu görmek beni çok şaşırttı. Zaten meraklıyım sürekli belgesel kanalı izlerim. Hatta safariye gitmek de istiyorum.” dedi. Geçtiğimiz günlerde bir reklam filminde oynadığını söyleyen Aydoğan yakın zamanda da yapımcı olarak ilk filmini çekeceğini söylerken “Yapımcı olarak ilk filmim olacak ama oyunculuğuda bırakmayacağım.” dedi.

“Gerçekten çok güzel ve büyüleyici. Bu sergiyi çok duymuştum. Normalde Avrupa’da bu sergi. Hatta Tolgahan’a bilet aldırıp çocuklarla özellikle gitmek istediğim bir sergiydi.” dedi. Çoçukları Efehan ve Alina’yı atlı sporlara yönlendirdiğini söyleyen Abazi “Alina çok sevdi, attan indiremiyorum. Efehan biraz zor oldu. 3 yıldır bindirmek için çok uğraştım. Şu an çok seviyor o da atları ve ata binmeyi.” dedi. İki çocuklu bir anne olmanın tatlı yoruculuklarının olduğunu söyleyen oyuncu “Evde tatlı bir kaos hakim. Evden çıkışımızı görmeniz lazım. Birbirleriyle zıt karakterler ve çok iyi anlaştıklarını söyleyemem. Hatta geçenlerde Efehan kardeşi Alina için ‘Bunu erkek doğursaydın keşke.’ dedi. Alinayı ben erkek istiyorum diyor. Beraber büyüyorlar ama çok fazla zıtlaşıyorlar. Çocuğu olan arkadaşlarıma da soruyorum ‘Bu durum bitmeyecek, büyüyünce de bir şey değişmiyor.’ diyorlar. Ben artık pes ettim.” dedi. Alina’nın babasına Efehan’ın ise kendisine düşkün olduğunu söyleyen Abazi “Alina Tolgahan’a aşık. İkisi birbirinden ayrılmıyorlar. Tolgahan da bu durumdan çok memnun, beni unuttu. Bir de bana yaklaşamıyor Tolgahan. Mümkün değil bana yaklaşması. Tolgahan Bir gün salonda çocuklar varken beni yanağımdan öptü. Alina bana küstü. Tüm gün benimle konuşmadı. Ne zaman yanına gitsem ‘Sen git!’ diye beni yanından kovdu. Zehir etti o günü bana yani.” dedi. Arnavutluk’da evinin olduğunu orayı dönem dönem kullandığını söyleyen Abazi “Taşınma gibi bir durum söz konusu değil, çocukların okulları ve Tolgahan’ın işleri İstanbul’da. Öyle bir niyetimiz de yok zaten.” dedi. Ekranlara dönmek istediğini ama sürekli son anda bir şeylerin ters gidip bunu başaramadığını söyleyen Abazi “Tam döneceğim derken sendromlarla karşılaşıyorum. Çocukların sendromu bitmiyor. 2 yaş, 3 yaş, 4 yaş sendromu … Olmuyor bir türlü. Tolgahan da çok karışmıyor. İstersen tabiki yapabilirsin diyor ama ben biraz da evhamlı bir insanım. Aslında bırakabilirim, sonuçta evde yardımcımız var ve çocuklar büyüdü ama onu da yapamıyorum. Deprem meselesi çok korkutuyor beni.” dedi.