Ankara Fashion Week’in final gecesinde Models of Turkey 2025 yarışması sonrası Buse Hoşafcı ile çok özel bir söyleşi gerçekleştirdik…
Güzellik yarışmasında Buse’yi ön palana çıkaran hissedilebilen cesaretiydi. Hayatında hep radikal kararlar almış ama hem disiplinli, hem çok içgüdüsel. Kalbi ne diyorsa ona göre yolunu bulduğunu ifade ediyor. Kafama bir şeyi koyduysam, hem bana güç veriyor hem de hayatımı daha renkli kılıyor. Beni en çok mutlu eden şey, insanların kalbine dokunabilmek ve onlara iyi gelebilmek. Küçük şeylerden keyif almayı öğrendim; bir kahve, güzel bir gün batımı ya da sevdiklerimle geçirilen kaliteli zaman bile kalbimi ısıtıyor diyor Buse…
Keyifli okumalar…
HABER: Ali FikretBize kendinden bahset?
Ben Buse Hoşafcı. 25 yaşındayım. Balıkesir doğumluyum ama uzun zamandır Ankara’da yaşıyorum. 6 yıl ebelik yaptıktan sonra hayatımı kökten değiştirme kararı aldım. Şu an profesyonel pilates eğitmeniyim ve bedensel farkındalığın insanın ruhunu nasıl dönüştürdüğüne birebir şahit oluyorum. Modellik ise benim için kendimi sahnede ifade etmenin en güçlü yollarından biri. Bu yarışma sayesinde hem içimdeki gücü keşfettim hem de sahnede olmanın bana ne kadar yakıştığını gördüm. Disiplinli çalışmayı, üretmeyi ve kendime yatırım yapmayı seviyorum. Aynı zamanda sanata, estetiğe ve zarafete her zaman ilgim oldu; bu alanlarda kendimi geliştirmeye devam ediyorum.
Güzellik yarışmasında bulundun, bununla ilgili duygularını alabilir miyiz?
“Gerçekten çok heyecan verici ve unutulmaz bir deneyimdi. Bu yarışma benim için sadece dış görünüşle ilgili değildi; kendimi ifade etmek, öz güvenimi göstermek ve sınırlarımı aşmakla ilgiliydi. Sahneye çıktığımda kalbim deli gibi atıyordu ama bir yandan da içimde büyük bir gurur ve huzur vardı. Kendimi hem kadın hem birey olarak çok güçlü hissettim. Bu süreç bana sadece aynadaki yansıma mı değil, içimdeki ışığı da görmeyi öğretti.”
Seni sen yapan şey nedir?
Beni ben yapan şey galiba cesaretim. Hayatımda radikal kararlar aldım. 6 yıl ebelik yaptıktan sonra yepyeni bir yola, pilatese ve sahneye yöneldim. Rahat alanımdan çıkıp kendi gerçeğimin peşinden gitmek beni çok besliyor. Hem disiplinliyim hem çok içgüdüselim. Kalbim ne diyorsa ona göre yolumu buluyorum.
Kendinizde en çok neyi seviyorsunuz?
Sanırım en çok içtenliğimi seviyorum. Ne hissediyorsam o an onu yansıtırım. Gülerken gerçekten gülerim, üzülünce de saklamam… Bu halimle insanlara samimiyet geçirdiğime inanıyorum. Bir de pes etmeyen bir yanım var, o halimi seviyorum. Kafama bir şeyi koyduysam, önce bir içimden panik olurum ama sonra toparlar, ‘hadi Buse, kalk bakalım’ derim. Bu tarafım hem bana güç veriyor hem de hayatımı daha renkli kılıyor.
Bu yarışmaya nasıl hazırlandın?
Hazırlık süreci benim için hem fiziksel hem de zihinsel bir yolculuktu. Pilates eğitmeni olduğum için bedenime zaten çok özen gösteriyorum ama bu süreçte sahne duruşum, yürüyüşüm, enerjim üzerine ekstra çalıştım. Aynı zamanda içsel olarak da kendimi motive ettim.
Sizi diğer yarışmacılardan farklı kılan neydi?
“Bence beni farklı kılan şey; sadece güzel görünmek için değil, kendimi ortaya koymak için orada olmamdı. Yarışmaya bir ‘yarış’ gibi değil, bir kendimi ifade etme alanı gibi baktım. Sahneye çıktığımda ‘ben buradayım ve olduğum halimle yeterliyim’ diyebildim. Bu duruş, sanırım kalpten geldiği için izleyene de geçti. Herkes çok güzeldi, çok özel kadınlardı. Ama ben içsel gücümü ve sahne enerjimi dışarıya taşıyabildim. Kendimi saklamadım, gerçek halimle oradaydım.
En sevdiğim çizgi film karakteri
En sevdiğim çizgi film karakteri kesinlikle ‘Kim Possible’! Çünkü o zeki, cesur ve her zaman zorlukların üstesinden geliyor. Ayrıca tarzı da süper havalı!
En sevdiğiniz hayvan hangisidir?
Kedileri çok seviyorum, çünkü bağımsız ve özgür ruhlu olmalarına rağmen aynı zamanda çok sevgi dolular. Onların dinginliği ve gizemli halleri bana ilham veriyor. Ayrıca enerjisi yüksek, oyuncu hayvanları da çok seviyorum; hayat enerjimi onlarla besliyorum diyebilirim!
Seni ne mutlu eder?
Beni en çok mutlu eden şey, insanların kalbine dokunabilmek ve onlara iyi gelebilmek. Pilates derslerinde bir öğrencimin yüzündeki o ‘başardım’ ifadesi, samimi sohbetler, güzel enerjiler… Ayrıca sahnede kendimi ifade etmek, içimdeki ışığın parlaması da beni çok mutlu ediyor. Küçük şeylerden keyif almayı öğrendim; bir kahve, güzel bir gün batımı ya da sevdiklerimle geçirilen kaliteli zaman bile kalbimi ısıtıyor.
En sevdiğim kötü adam
Malefiz; Güçlü, karizmatik ve stil sahibi. Hem zarif hem de biraz asi.
Mesajlaşmayı mı yoksa yüz yüze görüşmeyi mi tercih edersiniz?
Bence ikisi de güzel ama tabii ki yüz yüze görüşmek her zaman daha özel ve gerçek oluyor. Göz göze konuşmak, jestleri, mimikleri görmek… Bunlar bambaşka bir bağ yaratıyor. Ama bazen mesajlaşmak da çok pratik ve hızlı, özellikle yoğun olduğum zamanlarda… Önemli olan iletişimde samimiyetin olması, nasıl olursa olsun.
Seni eşsiz kılan nedir?
Bence beni eşsiz kılan şey, her şeye rağmen içimdeki samimiyet ve cesaret. Hayat bana farklı yollar sundu ama ben hep kendim olmaya, kendi ışığımı parlatmaya çalıştım. Zorluklar karşısında pes etmeyen, ama bunu yaparken hep nazik ve gerçek kalabilen bir yanım var. Ayrıca enerjim çok kıymetli benim için; insanlara dokunmayı, onlara iyi gelmeyi seviyorum. Bence birini gerçekten eşsiz kılan, içinden geldiği gibi yaşayabilmesi ve bunu etrafına yansıtabilmesi.
Rol modeliniz kimdir?
Rol modelim Gisele Bündchen diyebilirim. Çünkü o sadece başarılı bir model değil, aynı zamanda disiplinli, zarif, içten ve ruhsal olarak da derin biri. Hem sahne ışığı var hem de kalbiyle yürüyen bir kadın gibi hissediyorum. Kendi merkezinde durabilmesi ve dünyaya katkı sunma çabası beni çok etkiliyor. Ben de hem kendi ışığımı yansıtmak hem de başkalarına iyi gelmek isteyen biriyim.
Yoruma kapalı.