Lagos’un dinamik ritmi, Afrika’nın yükselen sesleri ve sürdürülebilir modanın sessiz ama kararlı devrimi… Bu üç unsur, bu yıl özellikle parlak bir şekilde birleşti: Lagos Fashion Week, küresel moda dünyasında yalnızca stil göstergesi olmanın ötesine geçerek bir çevresel vizyon olarak kendini yeniden tanımladı.

Baştan Yazılmış Kurallar
Moda haftaları genellikle yeni koleksiyonlar, kırmızı halılar ve hızlıca tüketilen trendlerle anılır. Fakat Lagos farklı. Kuruluş yılı 2011 olan bu etkinlik, kurucusu Omoyemi Akerele önderliğinde Afrika’nın tasarım gücünü görünür kılarken, 2025 itibarıyla “sürdürülebilirlik” sözcüğünü sadece bir slogan olarak değil, her tasarımcının, her koleksiyonun ve her süreç adımının önceliği haline getirdi.
Ödül gerekçesinde ise şöyle deniyor:
“Lagos Moda Haftası, amacı, sürdürülebilirliği ve kültürel bütünlüğü temel alan yeni bir moda ekonomisi yaratarak, dünyanın en israfçı endüstrilerinden birini dönüştürüyor. (Lagos Fashion Week is transforming one of the world’s most wasteful industries by creating a new fashion economy: one rooted in purpose, sustainability and cultural integrity).”
Bu ifade, moda dünyasının klasik “üret, sat, unut” döngüsünü tersine çevirmenin, üretimi anlamlandırmak, kaynakları bilinçli kullanmak, tüketimi ve atığı yeniden düşünmek konularının değer sıralamasında üst sıralarda yer aldığını dile getiriyor.
Sürdürülebilirlik, Bir Bölüm Değil Temel İlkedir
Lagos’un bu dönüşümünde, klasik podyum etkinliği olmaktan çıkarak bir eko-sistem oluşturması belirleyici oldu. Bunu ortaya çıkaran ise üç temel unsur vardı.
1. Katılımcı Tasarımcılara Yönelik Zorunluluk
Etkinliğe katılmak isteyen her tasarımcının, koleksiyonunun hammaddelerinden üretim sürecine, nakliyeden erişime kadar sürdürülebilir uygulamaları benimsemesi isteniyor. “Atıksız”, “sürdürülebilir”, “çevresel sorumluluk” gibi terimler burada yalnızca motto değil, katılma koşulu olarak belirlenmiş durumda.
2. Green Access Initiative – Gelişmekte Olan Tasarımcıları Güçlendirmek
Lagos Fashion Week’in temel taşlarından biri olan Green Access, Afrika çapında yükselen tasarımcılara mentorluk, kaynak sağlamayı ve sürdürülebilir üretim modellerini öğretmeyi hedefliyor. 2018’de başlatılan program, yeniden kullanım, yerel el sanatları teknikleri ve çöp-yapılarını (waste streams) tasarım fırsatına dönüştürmeye odaklanıyor.
Böylelikle modayı sadece bir podyum şovu olarak görmek değil; genç yeteneklere, atölyelere, sürdürülebilir materyal inovasyonuna dayalı bir uzun vadeli dönüşüm stratejisine dayandırılan yeni bir dönüşüm alanı olarak tanımlıyor.
3. Döngüsel Moda Ekonomisine Açıklık
Etkinlik, “görmek-ve-geçmek”ten ziyade, moda üretim zincirini yeniden tasarlamayı amaçlıyor. Atık kumaşlar, kullanılmayan tekstiller, yerel teknikler… Hepsi birer çözüm unsuru olarak değerlendiriliyor. “İlk kullanım – son kullanım” zinciri kırılıyor; bunun yerine “yeniden kullanım – yeniden tasarım – yeniden erişim” odağa alınıyor.
Küresel Moda Düzenine Yeni Bir Afrika Bakışı
Dünyanın dört bir tarafında moda haftaları sürdürülebilirlik bildirileri yayınlarken, Lagos Fashion Week bu bildirileri eyleme dönüştürdüğü için ön plana çıktı. Bu farklılık sadece sembolik değil. Afrika’nın yerel el işçiliğini, geleneksel boyama tekniklerini, atık-kaynaklı malzemeleri küresel moda sahnesine taşıyor. Bir anlamda, sürdürülebilirlik kavramını “Batı’dan öğrenilen görev” olmaktan çıkarıp “Afrika’dan yükselen ilham” haline getiriyor.
Ödül açıklamasında değerlendirildiği gibi, global moda endüstrisinin en israflı sektörlerinden biri olan hazır giyim zincirine karşı radikal bir öneri sunuluyor
Stil, Sorumluluk ve Gelecek Arasında
Bu başarıyı bölgesel değil, modanın küresel çapta bir değişime girdiğini söyleyebiliriz.
Son gelişmelerle podyumların yalnızca estetik değil, hikâye ve etik yaklaşımların kesiştiği bir alan olarak görüyoruz. Bir ceketin ardında “kullanılmış denim atıkları”, bir eteğin ardında “yerel bitkilerle doğal boyama” gibi unsurlar yatıyor.
İzleyici artık yalnızca “ne görüyorum?” değil, “bu nasıl üretildi?” sorusunu soruyor. Lagos, bu soruya yeterli yanıt veren bir sahne haline geliyor.
Tasarımcılar artık “koleksiyon yapmak”la kalmıyor, “döngüyü kapatmak / açmak / yeniden düşünmek” sorumluluğunu da üstleniyor.
Ve markalar, yatırımcılar, medya, hepsi yeniden soruyor: “Sürdürülebilirlik gerçek mi yoksa yalnızca pazarlama mı?” Lagos’un yanıtı net: “Zorluyoruz, deniyoruz, ölçüyoruz.”
Bir Moda Hayat Görüşü
Ödül ve medya ilgisi bir sonuçtur; asıl etki önümüzdeki yıllarda şekillenecek. Örneğin, 2025 yılı itibarıyla Lagos Fashion Week, Afrika kıtasındaki diğer moda merkezlerine de bu modelin taşınmasına yönelik hedefler koydu. Yani bu sadece Nijerya’ya özel bir başarı değil; geleneksel moda merkezi batı ülkeleriyle rekabet eden, fakat kendi kültürel kodları ve sürdürülebilir yaklaşımlarıyla yeni bir “afro-moda devrimi” başlatan bir hareket.
Fotoğraf karelerinde parlak kumaşlar ve göz alıcı ışıklar görülebilir; ama asıl görünen şey bu karelerin arkasında yatan zihniyet değişimi. Lagos Fashion Week, moda sahnesini yeniden şekillendirmeyi seçen bir platform. Ve bugün, bir moda haftası olarak değil, sürdürülebilir değişimin sahnesi olarak kazandı. İki taraflı bir mesaj veriyor: “Şık olmak güzeldir” kadar “sorumlu olmak gereklidir” diyor; “içinde yaşanabilir bir gelecek için de tasarımı düşünün” diyor.
Yoruma kapalı.